ANALİZ - HALEP’E HTŞ TAARRUZU SONRASI, TÜRKİYE’NİN ROLÜ VE MEVCUT DURUM HAKKINDA ANA AKIM RUS MEDYASINA YANSIMALAR  (Oğuzhan Ferman)

ANALİZ - HALEP’E HTŞ TAARRUZU SONRASI, TÜRKİYE’NİN ROLÜ VE MEVCUT DURUM HAKKINDA ANA AKIM RUS MEDYASINA YANSIMALAR (Oğuzhan Ferman)

HABER TARİHİ: 04 Aralık 2024
202 Kişi okudu

27 Kasım günü İdlib bölgesini kontrol altında tutan Heyet Tahrir Şam (HTŞ) kuvvetleri Esed güçlerine karşı taarruz başlatarak bu taarruzun sonucunda Halep şehrini ve Hama’nın kuzeyine kadar olan bölgeyi ele geçirmiştir. Bölgede çatışmalar an itibarıyla da devam etmektedir. Bölgedeki bu gelişmenin ve Türkiye’nin rolünün anaakım Rus medyasında muhabirler ve siyaset bilimi uzmanları tarafından nasıl ele alındığı bu raporun konusu olacaktır.

Ana akım Rus gazetelerinde (ve bu gazetelerin haber sitelerinde) konuya dair yazılar nispeten geç tarihlerde yayımlanmaya başlamıştır. Rusya’nın en itibarlı gazetelerinden olan İzvestiya, 1 Aralık’a kadar herhangi bir içerik üretmemiş ve ürettiği ilk içerik ancak 2 Aralık tarihindeki sayısında yer bulmuştur. Ülkenin en itibarlı ekonomi gazetesi olan Kommersant ise bu konuya dair görece hızlı içerik üretmiş ve ilk içeriğini kendi internet sitesinde 28 Kasım günü, matbu olarak da 29 Kasım tarihli sayısında yayımlamıştır. Konuya dair haber ve analizler bilhassa haftasonu (30 Kasım-1 Aralık) çoğalmaya başlamıştır.

Rapor yazarının bu husustaki izlenimleri şu yöndedir: Konunun ele alınmasında aceleci davranılmamış, TASS ve RIA Novosti gibi Rusya’nın resmî haber ajansları da Halep Taarruzu’na dair haberleri 28 Kasım’dan itibaren paylaşmaya başlamıştır.[1] Kommersant’ta görece erken çıkan haberlerde ise Türk kaynakları sıklıkla referans olarak gösterilmiştir. Bunun haricinde Rus gazeteleri genel olarak haftasonu baskı yapmadığı için haber metinleri gazetelerin internet sitelerinde haftasonu yayınlanmış, gazetelerdeki yerini ise çoğunlukla 2 Aralık Pazartesi günü almaya başlamıştır. Bu hususlara paralel olarak çevirmen-analist Hazal Yalın’ın konu bağlamında yaptığı Rus anaakım medyasının “temkinli bir üsluba” sahip olması tespiti de durumu anlamada göz önünde bulundurulabilir. [2]

Halep Taarruzu’nu konu alan ilk haberlerin önemli bir kısmı saldıran (Nusra Cephesi’ne mensup) teröristlere[3]ağır kayıplar verdirildiği şeklindedir.[4] Daha sonrasındaki saha haberleri ise HTŞ’nin ilerlemesinin ardından Esed güçlerinin Hama’nın kuzeyine tutunmasını, bu esnada Suriye ve Rus hava kuvvetlerince yapılan bombardımanları ve HTŞ kuvvetlerine verdirilen kayıpları aktarır. Şam Hükümeti’nin Irak, Ürdün, İran ve Arap Birliği tarafından destek mesajları aldığı diplomatik açıdan vurgulanır.[5]

Halep Taarruzu’na dair erken haber ve analizler yaşananların arkasında kimin olduğu sorusuna cevap arayarak bölgesel ve küresel aktörlerin tutumlarını bu soru perspektifinden yorumlar. İlk haber ve analizlerde öne çıkan iki ülke Türkiye ve Ukrayna’dır. HTŞ’nin taarruzunda İHA’ları ve FPV’leri aktif biçimde kullanması, Ukraynalıların HTŞ’lileri bu teçhizatın (doktrinel ve pratik açıdan) nasıl kullanılacağına dair eğittiğine yönelik yorumları beraberinde getirmiştir. Ayrıca HTŞ’lilerin arasında yabancıların da olduğu ve bunların Ukraynalı olduğu da iddialar arasındadır.[6]

Rus medyasının Türkiye’ye yönelik tutumu ise iki boyutludur. Bir taraftan Türk yetkililerin Türkiye’nin tarafsızlığı ve dahlinin olmayışına yönelik açıklamaları, ayrıca yaptığı barış çağırısı ve terör karşıtı mesajları hem haber ajansları hem de gazeteler tarafından objektif veri hüviyetinde sunulmuştur.[7] İlerleyen günlerde çıkan haberlerde Türkiye’nin sergilemekte olduğu bu siyasi tutum, bu tutumun neticesinde Astana Süreci’ne yaptığı vurgu önem kazanmıştır.

Diğer taraftan bilhassa ilk günlerde yapılan analizler ve beyan edilen uzman görüşleri sıklıkla Türkiye’nin Halep Taarruzu’nun arkasındaki güç olduğu kanısını taşımaktaydı. Bu görüşün temel dayanağı taarruz sonucunda bölgede yaşanan gelişmenin doğrudan Türkiye’nin çıkarına olduğu kanaatidir.[8] Ayrıca 2019-2020 döneminde yapılan mutabakatlarla muhaliflerin İdlib’te üslenmesini sağlayan bölgesel düzenin kurucularından birinin Türkiye olması da dikkatleri Türkiye’ye çekmiştir.[9] Bu olguya bağlı olarak bazı yorumlarda bölgedeki muhalif güçlerin ekserisinin (bazıları İdlib’teki muhalifleri ve HTŞ’yi de buna dahil ederek[10]) Türkiye’nin nüfuzu altında olması fikrinden hareket edilmiştir.[11] Bu mantık çerçevesinde muhalif grupları kontrol altında tutmak (ve bir savaş muhabirine göre hatta “medenileştirmek”[12]) Türkiye’nin sorumluluğundadır, dolayısıyla bu taarruzdan da Türkiye mesul tutulmuştur.[13]

Buna mukabil mevcut konjonktürde Türkiye’nin şikâyetçi olduğu meseleler de taarruzun Türkiye ile ilişkilendirilmesine dair faktörler olarak ileri sürülmüştür. Bunlardan en önemlisi 2019’da varılan mutabakata rağmen Tel Rıfat ve Münbiç’teki PKK varlığının devam etmesidir. Bu taarruzla oluşan yeni durumda hem Tel Abyad’ın hem de Münbiç’in ikmal yollarının kesilmesi ihtimali Türkiye Gazetesi’nin haberine dayandırılarak vurgulanmıştır.[14] Türkiye’nin daha güncel bir rahatsızlığı ise Suriye rejimi ile oturup anlaşma çağrılarına Şam’ın kendi pozisyonunu avantajlı görüp kulak tıkamasıdır.[15] Halep Taarruzu bu minvalde Türkiye’nin şikâyetçi olduğu hususları çözmektedir. Buna paralel bir iddia da HTŞ’nin taarruzda kullandığı mühimmatların (bir kısmının) “Türkiye’den kısa zaman önce geldiği” şeklindedir.[16]

Rusya’nın görüşleri ve pozisyonu ise Kremlin Sözcüsü Dimitri Peskov’un yaptığı iki açıklama çerçevesinde rahatlıkla anlaşılabilir. Bu açıklamalardan ilki “bu taarruzun Suriye’nin egemenlik haklarının ihlali olduğu” şeklinde iken, ikincisi ise “Suriye’de anayasal düzenin bir an önce tesis edilmesini arzuladıkları” şeklindeydi.[17] Bu iki açıklama Rusya’nın uluslararası arenayı yorumlama şeklini ve kendine biçtiği payeyi yansıtır. Rusya’ya göre Batı bir yandan sahip olduğu (veya öyle sandığı) mutlak kudretine dayanarak dünya düzeninin norm ve kurallarını kendince koyup bütün devletleri bu norm ve kurallara uymaya zorlarken, öte yandan da keyfî olarak bunları çiğnemektedir. Bu durum Batı’nın iki yüzlülüğünü gösterir. Öte yandan Rusya ise kendini “egemenlik haklarına saygılı bir güç” olarak takdim eder. Rusya kendi Suriye siyasetini “egemenlik hakları” ve “anayasal düzen” gibi evrensel normlarla açıklarken, alternatiflerinin meşruiyetini de bu normlara dayanarak yıpratma gayesindedir.

İran da Esed rejimi yanlısı olması sebebiyle Rusya’nın Suriye siyasetiyle uyum içinde görülmektedir. Krizin ilk zamanlarından beri İran Dışişleri Bakanlığı’nın gerek telefonla gerek ziyaretleriyle Rusya ve bölge ülkeleriyle temasta bulunması haber ve analizlere konu olmuştur. Rusya, İran ve Türkiye’nin birbirleriyle resmî görüşmeleri resmiyette yapıcı bir zemin tesis etmiş, “Astana Süreci” kavramını ve yeni bir üçlü zirve sonucunda bölgede düzenin tesisi ihtimalini öne çıkarmıştır. Bu durum Rus medyasında Türkiye’ye şüpheci bakan yorum ve analizleri bir ölçüde geçersiz kılmıştır denebilir. Argüman olarak Türkiye’ye yönelik soru işaretleri medyada devam etse bile, sahada taarruzun başarılı olması ve Türkiye’nin mutedil ve uzlaşmacı bir söylemle dış siyasetini yürütmesi ilgiyi an itibarıyla üçlü bir zirveye yöneltmiştir.[18]

İsrail ve ABD’ye dair yorumlar da farklı hususiyetler içerir. Ukrayna’nın bu taarruzdaki rolüne değinen analizlerde ABD de aynı kefeye konur.[19] Ayrıca gerek Ukrayna’daki çatışmaları gerek Gürcistan’da ortaya çıkan protestoları gerekse de Suriye’deki bu krizi birbirine bağlayıp Batı’nın farklı cepheler açtığına yönelik analizler de görmek mümkündür.[20] Bunun haricinde HTŞ’yi İsrail ve Batı’nın desteklediğine yönelik yorumları “komplo teorisi” olarak gören analizler de vardır, bu analizler bu teorinin genellikle Türkiye ve İran’da destek bulduğu iddiasındadır.[21] Öte yandan bilhassa İsrail’in HTŞ’nin taarruzu için jeopolitik bir kolaylaştırıcı rolünü oynadığını iddia eden analizler de vardır. Zira İsrail’in Lübnan Harekâtı, Hizbullah’ı yıpratmış ve Hizbullah da Suriye’deki güçlerini kaydırmak zorunda kalmıştır. Bu da Esed Rejimi’nin ülkedeki gücünü azaltmıştır. Hatta taarruzun ilk aşamada Hizbullah’ın boşalttığı yerlerde ilerlediğine dair analizler de görmek mümkündür.[22]

SONUÇ ve ÖZET

  1. Rusya’da merkez medya, HTŞ’nin taarruzunu ele almakta erken davranmamıştır. Burada resmî haber ajanslarının ve kaynaklarının meseleyi gündeme getirmemekte acele etmemesi dikkat çekmektedir.
  2. Bu meselede Türkiye’yi değerlendiren yorumlar arasında bir tezat görmek mümkündür.
    • Bilhassa resmî haber ajansları Türkiye’nin tarafsızlığına dair yorumları objektif bir veri olarak kamuoyuna sunmuştur.
    • Gazeteler bu objektif veriyi haber ve analizlerinde sunsalar dahi, bilhassa uzman analizleri Türkiye’nin rolüne daha şüpheci yaklaşmıştır. HTŞ’nin taarruzunun arkasındaki baş aktör olarak Türkiye’yi gören analizlere sıkça rastlamak mümkündür.
  3. Türk Dışişleri Bakanlığı’nın ve Hükümeti’nin Rusya ve İran nezdinde izlediği uzlaşmacı, mutedil ve akılcı siyaset 2b’deki şüpheci analizleri boşa çıkarıp 2a’daki yorumları öne çıkaracaktır. Böyle olmasında sahadaki durumun da payı vardır.
  4. Rus medyası olayları yorumlarken jeopolitik konjonktür analizinin yanında taarruzun ve HTŞ’nin ardında olduğunu düşündükleri olağan şüphelileri arar. Bu rol için de genelde ya Batı’nın veya Türkiye’nin ismi geçmektedir.
  5. Gözlenen dikkat çekici durumlardan biri de şudur: Rusya’nın iki popüler günlük gazetesi olan Moskovskiy Komsomolets ile Komsomolskaya Pravda, internet sitelerinde veya matbu olarak çıkan yazılarında bu iki adayı paylaşır. İlk gazetedeki uzman görüşlerinin ekserisi Türkiye’yi olağan şüpheli rolünde gösterirken, ikinci gazetedeki uzman görüşleri ise daha ziyade Batı’yı öne çıkarır.

 

İNCELENEN HABER KAYNAKLARI

  1. İzvestiya: Yarı-resmî bir hüviyet taşır
  2. Kommersant
  3. Moskovskiy Komsomolets
  4. Komsomolskaya Pravda
  5. Vzgylad: İş Dünyası Gazetesi
  6. TASS: Resmî Haber Ajansı
  7. RIA Novosti: Resmî Haber Ajansı

Not: Gazetede matbu olarak basılan haberler alıntılanırken (aksi belirtilmedikçe) gazetede basım-yayım tarihi esas alınmıştır, bu haberler çoğunlukla gazetelerin internet sitesine bir gün önce yüklenir.

 


[1] İstisna olarak 26 Kasım günü 1 rejim ordusu mensubu askerin İHA saldırısı sonucunu yaralandığını kaydeden TASS haberi gösterilebilir: https://tass.ru/mezhdunarodnaya-panorama/22504745.

[2] Öte yandan Yalın’ın gözleminin aksine ileride değineceğimiz şekilde anaakım Rus medyasındaki birçok analiz yazısında Türkiye ilgili hızlı bir hüküm verilecektir. Hazal Yalın’ın 1 Aralık’ta yaptığı telegram paylaşımı: https://t.me/Hazal_Yalin/10397

[3] Rus hükümetinin Nusra ve HTŞ gibi grupları resmen terör örgütü olarak tanıması sebebiyle Rus medyası terörist ibaresini sıklıkla kullanmaktadır.

[4] RIA Novosti, “Teröristler Halep ve İdlib’e saldırılarında büyük zayiatlar verdi,” 28 Kasım saat 15:18, https://ria.ru/20241128/siriya-1986168038.html. TASS, “Halep ve İdlib’de 400’den fazla Nusra Cephesi’ne mensup terörist öldürüldü,” 28 Kasım saat 22:23, https://tass.ru/armiya-i-opk/22529261.

[5] Semyon Boykov, “Ortak Alarm,” Izvestiya, 2 Aralık 2024, ss. 1-2. Bağlantı: https://iz.ru/1799907/semen-boikov/obshchaia-trevoga-smogut-li-arabskie-strany-pomoch-sirii-v-borbe-s-terroristami

[6] Andrey Kots, “Her şey onları gösteriyor. Suriye’deki tırmanmanın arkasında kim var,” RIA Novosti 30 Kasım saat 08:00. https://ria.ru/20241130/siriya-1986496737.html

[7] RIA Novosti, “Türkiye İdlib’e dair yapılmış bütün anlaşmaları ifa ettiğini duyurdu,” 29 Kasım saat 18:47, https://ria.ru/20241129/turtsija-1986555328.html;

[8] Nil Kerbelov, “Suriye yine ısındı,” Kommersant 30 Kasım, s.3. Bağlantı: https://www.kommersant.ru/doc/7343358

[9] Sergey Strokan, “Suriye cephesinde değişim var,” Kommersant 1 Aralık, s.6. Bağlantı: https://www.kommersant.ru/doc/7343996

[10] Yevgeniy Krutikov, “Türkiye yeni bir büyük Suriye çatışması yaratıyor,” Vzglyad 28 Kasım 18:45. Bağlantı: https://vz.ru/world/2024/11/28/1300427.html; Sergey Val’çenko, “Hollandalı uzman Esad’ın felaketlere yol açan büyük hatalarını söyledi,” Moskovstiy Komsomolets 2 Aralık s. 3 “Suriye-Türkiye Gambiti” başlığı altında. Bağlantı: https://www.mk.ru/politics/2024/12/01/gollandskiy-politolog-nazval-glavnye-oshibki-asada-privedshie-k-katastroficheskim-posledstviyam-dlya-sirii.html

[11] Nil Kerbelov, “Suriye yine ısındı,” Kommersant 30 Kasım, s.3. Bağlantı: https://www.kommersant.ru/doc/7343358; Sergey Strokan, “Suriye cephesinde değişim var,” Kommersant 1 Aralık, s.6. Bağlantı: https://www.kommersant.ru/doc/7343996.

[12] Yevgeniy Krutikov, “Türkiye yeni bir büyük Suriye çatışması yaratıyor,” Vzglyad 28 Kasım 18:45. Bağlantı: https://vz.ru/world/2024/11/28/1300427.html

[13] İlaveten Türkiye’yi Astana Süreci’ni bozmakla itham eden analiz-haber için bkz. Sergey Val’çenko, “Hollandalı uzman Esad’ın felaketlere yol açan büyük hatalarını söyledi,” Moskovstiy Komsomolets 2 Aralık s. 3 “Suriye-Türkiye Gambiti” başlığı altında. Bağlantı: https://www.mk.ru/politics/2024/12/01/gollandskiy-politolog-nazval-glavnye-oshibki-asada-privedshie-k-katastroficheskim-posledstviyam-dlya-sirii.html

[14] Nil Kerbelov, “Suriye yine ısındı,” Kommersant 30 Kasım, s.3. Bağlantı: https://www.kommersant.ru/doc/7343358

[15] Nil Kerbelov, “İsrail’in darbeleri Suriyeli savaşçıları uyandırdı,” Kommersant 29 Kasım, s. 5. Bağlantı: https://www.kommersant.ru/doc/7330186

[16] Nil Kerbelov, “İsrail’in darbeleri Suriyeli savaşçıları uyandırdı,” Kommersant 29 Kasım, s. 5. Bağlantı: https://www.kommersant.ru/doc/7330186

[17] Andrey Kots, “Her şey onları gösteriyor. Suriye’deki tırmanmanın arkasında kim var,” RIA Novosti 30 Kasım saat 08:00. https://ria.ru/20241130/siriya-1986496737.html

[18] Nil Kerbelov, “Suriye’ye kendi yağında kavrulması teklif edildi,” Kommersant 04 Aralık, s. 6. Bağlantı: https://www.kommersant.ru/doc/7345673; Al’bert Kalaşyan, “Formasyonu korumak: Teröristlerin taarruzu bir yıldır planlanıyordu,” İzvestiya 4 Aralık, s. 4. Bağlantı: https://iz.ru/1801003/albert-kalashian/derzhat-formirovaniya-ataka-terroristov-v-sirii-gotovilas-okolo-goda

[19] Andrey Kots, “Her şey onları gösteriyor. Suriye’deki tırmanmanın arkasında kim var,” RIA Novosti 30 Kasım saat 08:00. https://ria.ru/20241130/siriya-1986496737.html

[20] TASS, “Şarkiyatçı Fitin’e göre Suriye’deki teröristleri Batı destekliyor,” 30 Kasım saat 16:53. Bağlantı: https://tass.ru/politika/22541811; Aleksandr Kots, “Rusya için ikinci cephe alevlendiriliyor: Batı neden Gürcistan ve Suriye’yi sallıyor,” Komsomolskaya Pravda 1 Aralık saat 14:05. Bağlantı: https://www.kp.ru/daily/27667.5/5018468/; Viktor Baranets, “Ukrayna Ordusu için kritik bir anda Rusya’nın dikkatini dağıtmaya çalışıyorlar: Suriye’deki teröristlerin arkasında kim var,” Komsomolskaya Pravda 1 Aralık saat 15:00. Bağlantı: https://www.kp.ru/daily/27667.5/5018485/

[21] Sergey Strokan, “Suriye cephesinde değişim var,” Kommersant 1 Aralık, s.6. Bağlantı: https://www.kommersant.ru/doc/7343996

[22] Nil Kerbelov, “İsrail’in darbeleri Suriyeli savaşçıları uyandırdı,” Kommersant 29 Kasım, s. 5. Bağlantı: https://www.kommersant.ru/doc/7330186



ÜYE GİRİŞİ



Google Analytics Kodunu buraya koyun