Irak ve PKK İlişkisi
----------------------------------------------------------------------------------------
Terör örgütü PKK’nın 1980’lerin başında Türkiye’nin güneydoğusunda faaliyetlerine başlaması, kısa sürede Türkiye’nin sınır komşusu olan Irak’ı da doğrudan etkilemiştir. Bu etki, Irak hükümetlerinin PKK’nın varlığını ve faaliyetlerini yönetme biçimlerini iç ve dış politika hesaplarıyla şekillendirmiştir. Bu süreçte Irak, kimi zaman PKK’ya karşı bir mücadele kararlılığı göstermiş, kimi zaman da bölgedeki örgüt varlığını Türkiye’ye karşı bir baskı aracı olarak kullanmıştır. İşte bu ilişkilerin başlıca kilometre taşları:
1980’ler: PKK’nın Irak’ta Yerleşmesi ve İlk Çatışmalar
1984’te Türkiye’de faaliyetlerini artıran PKK, Irak’ın kuzeyine, özellikle Kürt nüfusun yoğun olduğu bölgelere sığınarak sınır ötesi operasyonlar yapmaya başladı. Irak, o dönem Saddam Hüseyin yönetimi altında olduğu için merkezi otoritenin baskıcı politikaları nedeniyle kuzeydeki Kürt ağırlıklı bölgelerde etkin bir denetim kuramıyordu. Saddam Hüseyin yönetimi, bu dönemde PKK’nın varlığını doğrudan desteklememiş, fakat kontrol etme yönünde de ciddi bir adım atmamıştır.
1990’lar: Körfez Savaşı ve PKK’nın Bölgedeki Güçlenmesi
1991’deki Körfez Savaşı sonrasında, Irak’ın kuzeyinde 36'ncı paralelin üstünde bir “güvenli bölge” oluşturulmuş ve Irak hükümetinin bu bölgedeki etkisi oldukça azalmıştır. Bu durum, PKK’nın kuzey Irak’ta daha rahat hareket edebilmesini sağlamıştır. PKK’nın bu dönemde Kandil Dağları’na yerleşmesiyle birlikte, bölgedeki faaliyetleri giderek arttı. Saddam yönetimi, Kuzey Irak’taki Kürt grupları kontrol etmekte zorlanırken PKK’nın varlığına tamamen göz yummuş, hatta zaman zaman Türkiye’ye karşı dolaylı bir baskı unsuru olarak değerlendirmiştir.
2000’ler: ABD İşgali ve Irak’ta Yeni Dönem
2003 yılında ABD’nin Irak’ı işgali ve diktatör Saddam Hüseyin rejiminin sona ermesi, PKK’nın bölgedeki durumunu yeniden şekillendirdi. ABD’nin etkisiyle kurulan yeni Irak hükümetleri, kuzeydeki Kürt bölgesel yönetimiyle birlikte hareket etme çabasına girdi. Ancak bu dönemde PKK’nın bölgede kurumsallaşmış bir varlık gösterdiği ve örgütün Kandil Dağları’ndan Türkiye’ye yönelik operasyonlarını sürdürdüğü gözlemlendi. Irak, yeni hükümet yapısıyla Türkiye ile diplomatik ilişkilerini iyileştirmeye çalışırken PKK’yı sınırlandırma konusunda yeterince etkili olamadı.
2010’lar: Artan Türkiye Operasyonları ve Irak’ın Çifte Standartlı Tutumu
2010’larda Türkiye’nin PKK’ya karşı sınır ötesi operasyonları yoğunlaştı. Türkiye, özellikle 2010 sonrası PKK hedeflerine karşı geniş çaplı hava ve kara operasyonları düzenlemeye başladı. Bu operasyonlar sırasında, Irak hükümeti çoğu zaman Türkiye’nin egemenlik ihlali yaptığını iddia etse de PKK’ya karşı aktif bir mücadele göstermemiştir. Irak’ın bu pasif tutumu, Türkiye ile Irak arasındaki diplomatik gerilimleri arttırmıştır.
2014: DAEŞ (IŞİD) Terör Örgütü ve PKK’nın DAEŞ İle Sözde Çatışması
Irak'ta artan terör sorunları, radikal örgütlerin güçlenmesine zemin hazırlamıştır. IŞİD terör örgütünün Irak'ta güç kazanarak birçok bölgeyi işgal etmesinin ardından, terör örgütü PKK da IŞİD ile çatışma bahanesiyle hem güç kazandı hem de bazı çevrelerce meşruiyet kazandı. Irak'ın Sincar bölgesinde Yezidileri koruma amacıyla “Sincar Koruma Gücü” (YBŞ) adlı bir örgüt kuruldu. Bu örgüt, aynı dönemde kurulan İran destekli Haşdi Şabi milis gücü ile ortak hareket ederek, IŞİD’e karşı çıkar ilişkisine dayalı operasyonlar yürüttü. IŞİD'in bölgede zayıflamasının ardından, 2014-2018 yılları arasında görevde bulunan Irak Başbakanı Haydar İbadi, YBŞ’nin resmiyet kazanarak Haşdi Şabi milis gücünün çatısı altında toplanmasına izin verdi. Irak hükümetinden maddi ve silah desteği alan PKK'nın alt kolu YBŞ, Irak'ta meşru bir statü kazandı ve bu durum Türkiye ile Irak arasındaki gerilimin önemli sebeplerinden biri oldu.
2020’ler: Irak - PKK İlişkisi Devam Ediyor ve Irak’ın İki Yüzlü Politikası
2020’li yıllara gelindiğinde PKK’nın Irak’taki varlığına karşı Irak kamuoyunda tepkiler artmaya başlamış, ancak Irak’taki İran’a yakın milletvekili ve siyasetçiler, Türkiye’nin Irak’ta yaptığı askeri operasyonların Irak’ın ulusal saygınlığına bir darbe olduğu yönünde iddialarda bulunup, Irak Parlamentosu içerisinde ciddi tepki gösterdiler. Öte yandan İran’ın Irak’ta yaptığı Erbil Havaalanı ve diğer saldırılarına sessiz kalan bahsettiğimiz siyasetçiler, Türkiye’ye karşı tepki gösterip, İran’a karşı sessiz kalmışlardır. Kerkük şehrine 2 km uzaklıkta bulunan ve Irak güvenlik güçleri tarafından özel olarak korunan PKK’nın Mahmur terör kampı da Irak’ın çift yönlü politikasına ve PKK terör örgütünü her zaman Türkiye’ye karşı bir koz olarak bulundurmasını da gözler önüne sermektedir.
Nisan 2024: Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Irak Ziyareti
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Irak ziyareti, uzun yıllar sonra gelen önemli bir ziyaretti. Bir dizi ekonomik ve sosyal anlaşmaların yanı sıra, en önemlisi de güvenlik anlaşması olmuştur. PKK’ya ağır bir darbe vuran bu anlaşmalar, kağıt üzerinde çok önemli ve bitirici adımlar olmasına rağmen, Irak pratikte bu anlaşmaları uygulamaktan kaçındı. Az önce de bahsettiğimiz, Irak’taki İran ve PKK yanlısı siyasetçiler, Irak Parlamentosu içerisinde Türkiye ve Irak arasında imzalanan güvenlik anlaşmalarını meclisin onayından geçirmeyeceklerini açık bir şekilde beyan etmişlerdi. Irak Başbakanı Sudani ve Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın anlaşmasına rağmen, Irak’ta meclisin çoğunluğunu elde eden İran yanlısı siyasetçiler, bu anlaşmaları meclisin onayından geçirmediler.
Temmuz 2024: Yasaklı Örgüt PKK
Irak hükümeti, PKK’ya karşı takınmadığı resmi tavrı ilk defa olarak resmi yazışmada PKK’yı ’’Yasaklı Örgüt’’ olarak tanımladı ve PKK ile bağlantısı kesinleşen üç siyasi partinin faaliyetlerinin yasaklanmasına karar verdi. Ancak öte yandan başka isimler ve STK’lar aracılığı ile faaliyetlerine devam eden örgüte karşı sessizliğini koruyor. Burada, Irak hükümeti PKK ile bağlantısı olan ancak siyasi arenada tamamen zayıf olan 3 siyasi partiyi, Türkiye’ye ’’PKK ile mücadele ediyoruz’’ imajı yaratmak için atılan bir adım oldu.
Temmuz 2024: Kırdarlar Hanı Kayseri Çarşısı’nı Yakan PKK’lılar Yakalandı
Irak İçişleri Bakanı, Kerkük’teki Kırdarlar Hanı Çarşısı’nda çıkan yangının PKK bağlantılı üç terörist tarafından çıkarıldığını açıkladı ve failleri basın karşısına çıkartarak kamuoyuna lanse etti. İlk defa Irak içerisinde gerçekleşen bir eylemin direkt olarak PKK ile bağlantısı olduğu itiraf edildi. Bu açıklama, PKK’nın kent merkezinde güvenlik tehdidi oluşturduğuna dair Irak hükümetinden gelen nadir bir suçlamadır. Bu açıklama, Irak hükümetinin PKK’ya yönelik daha sert bir politika izleyebileceği beklentisini doğurmuştur.
Kasım 2024: Yargı Konseyi’nin Kararı ve Çelişkili Tavır
Kırdarlar Hanı olayının ardından 5 Kasım 2024 tarihinde Irak Yüksek Yargı Konseyi, İçişleri Bakanlığı’nın suçlamalarına rağmen, yangına karıştıkları tespit edilen ve itirafları bulunan üç terörist hakkında “delil yetersizliği” gerekçesiyle beraat kararı vermiştir. Bu karar, Irak hükümetinin PKK’ya karşı tutumundaki çelişkili duruşunu bir kez daha gözler önüne sermiştir. İçişleri Bakanı’nın açıklamalarına rağmen şüphelilerin beraat etmesi, Irak’ın PKK’ya yönelik politikasındaki zayıf ve ikircikli tavrını gözler önüne sermiştir.
Kasım 2024: Nüfus Sayımı
Irak’ta 27 yıl aranın ardından yapılan nüfus sayımı, PKK terör örgütünün Irak’taki yönetim kademesinde ne kadar güçlü olduğunu da göstermiş oldu. Zira, Kerkük’teki demografik dengeyi değiştirmek gayesi ile Kerkük’e şehir dışından birçok PKK’lı terörist getirildi. Bu teröristler, sistematik bir şekilde Irak hükümeti komuta kademesinin bilgisi dâhilinde, Erbil, Süleymaniye ve hatta komşu ülkeler İran, Suriye ve Türkiye’den nüfus sayımı için getirildiler. Burada vurgulanması gereken bir başka husus ise PKK terör örgütü üyesi ve destekçilerinin, hem Barzani, hem Talabani hem de Irak hükümetinin desteği ile Kerkük’e getirilmesiydi. Bu süreçte, Kerkük’e nüfus aktarımı yapılmadan hemen öncesinde, Kerkük Polis Müdürlüğü’ne bağlı olan ve şehrin giriş ve çıkış noktalarını kontrol eden Güvenlik Noktaları Birim müdürü Bağdat’ta göz altına alındı. Yerine ise süreci kontrollü bir şekilde idare eden kendilerine yakın bir isim getirilmişti.
Sonuç ve Değerlendirme
Irak hükümetlerinin PKK ile ilişkileri tarih boyunca tutarsızlık göstermiş, kimi zaman PKK’nın varlığına göz yumulmuş, kimi zaman ise bu varlık siyasi bir araç olarak kullanılmıştır. Kerkük’teki son olaylar, Irak’ın bu örgüte karşı samimi bir mücadele yürütmediğine dair her şeyi açıkça göstermiştir. PKK’nın varlığı, Irak’ın iç güvenliği ve bölgesel istikrarı için büyük bir tehdit oluşturmaya devam ederken, Irak hükümetinin bu tehdidi yönetme biçimi, uluslararası kamuoyunda ve Türkiye ile olan ilişkilerde güven sorunlarına yol açmaktadır. Bu çelişkili tutum, Irak’ın PKK ile mücadelesinde etkin bir politika oluşturamadığını açıkça göstermektedir.
--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Reşat SALİHİ
Aralık 2024